Sosyal Anksiyete

Ahmet Koyuncu


Sosyal anksiyetede "endişe,sıkıntı" adından da anlaşılacağı üzere, sosyal ortamlarda ortaya çıkar. Hiç bir zaman kişi yalnızken ya da tanıdıklarının yanındayken olmaz. Yabancı ortam, yabancı kişiler, karşı cins, üst konumdakiler vb. bu korkuyu ve kaygıyı tetikleyebilir. Bu korkuyu hissettiği andan itibaren kişinin beyni, bildiği ve pekiştirdiği yanıtı ortaya koyar. Bu yanıt adeta otomatik pilota bağlanmış gibidir. Kişi, korku ve endişesinin saçma ve aşın olduğunu hisseder ve engelleyemez.

Bu korkuyu yaşamamak için ya sosyal ortamda kendine güvenlik davranışı korur ya da ortamdan tamamen kaçar. Kaçtıkça da, konuşamadıkça da kendini suçlar. Kendine kızar, öfkelenir ve kendi ile büyük bir savaş başlatır. Sosyal ortamlardaki kendi beklediği performansı sergileyememesi, her seferinde bir darbe daha indirir ve kendime güvenini kaybeder gittikçe ortamlardan kaçar. En sonunda ise sosyal anksiyete, bozukluluk düzeyine ulaşır ve “sosyal fobi” (diğer adıyla sosyal anksiyete bozukluğu) adını alır.

Beck bu durumu değerlendirilme, yani değerlendirilen olma korkusu olarak tarif etmiştir. Sosyal anksiyete tedavi temel korku, başkaları tarafından olumsuz değerlendirilme ile ilgilidir. Sosyal onaylamama korkusu, sosyal açıdan diğer insanlarla birebir karşı karşıya geldiği zaman, dikkatle inceleceğini, test edileceğini ve yargılanacağını düşündüğü zaman ortaya çıkar. Burada ilginin merkezi olması, zayıflığının sergilenmesi ve bir ya da birde fazla insan tarafından olumsuz bir şekilde yargılanması bir düşüncesi vardır.

Konuşmasının akıcılığı, özgüvenin ve anksiyeteden uzak olup olmadığı gözlem altındadır.

Bu durumdaki sosyal fobik kişi, kabul edilebilirliğine ilişkin diğer insanlardan gelen sinyallere karşıda aşırı hassastır. Pozitif tepki alıyorsa o işaretleri iyi izlenim bırakmış olarak algılar. Kendini daha az saldırıya açık hisseder ve kendine daha çok güvenir. Diğer taraftan negatif tepki alır ve bunları birleştirirse kendini daha çok saldırıya açık hisseder ve kendine güveni azalır (Beck, 2006).

Bakıldığı zaman, Beck, bu kişiler için esas korkunun değerlendirilme ve olumsuz yargılanma korkusu olduğunu ve kişinin bu durumlar yüzünden saldırıya açık olma durumunu anlatmıştır. Beck'in sosyal ortamlardan değerlendirilme korkusunun, ip üzerinde yürüyen bir cambazla benzerlik kurması ise çok ilginçtir.

Bu durumu şöyle belirtmektedir:

Sosyal açıdan tehdit edici bir durumun içine giren birisi, gerilmiş ip üzerinde yürüyen birisi gibidir. Bu egzersiz onun yeteneğinin ve olgunluğunun sınanmasıdır. Sorunsuz bir performans kendisi hakkında kafasındaki imajı tazeler ve statüsünü korur. Başarısızlık ise bu imajı param parça edecektir. Sonuçta her hareket bir değerlendirici topluluğu tarafından gözlemlenir ve değerler biçilir ve kişi, güveni ve becerisine göre yargılanır.

Cambazın potansiyel düşüşü, sosyal açıdan endişeli olan "kişinin gözden düşmesi” ile benzerlik gösterir. İp üzerinde yürüyen cambaz durumunda olduğu gibi hatalar, yanlış adımlar, uygun olmayan eylemler ortada olan davranışların sadece bir kısmını temsil eder, zarar kişinin bütünlüğüne yöneliktir, sonuçta da korku ortaya çıkar (Beck, 2006).

Beck'e göre sosyal anksiyetenin paradoksu; sosyal durumlara duyulan korkunun, bireyin istemediği durumlara bizzat yol açmasıdır. Bu sosyal başarısızlık ya da beceriksizlik, kişinin sosyal tutku ve özlemlerine öldürücü bir darbe vurur.

Kişi bu şekilde olumsuz bir deneyim yaşamasa da, bir dahaki seferde daha kötü olacakmış gibi bekler. Bu da kısır döngü yaratır.

Bu konuda diğer model ortaya koyanlardan biri de Clark ve Wells'tir. Sosyal anksiyetede kişinin çok güçlü bir şekilde çevresinde güzel izlenim bırakma isteği duyması ve bu isteği gerçekleştirebilme yeteneklerine belirgin güvensizliğin olması en temel özelliktir. Burada kişilerin diğerleri tarafından olumsuz değerlendirileceklerine inandıkları sosyal ortamlarda, dikkatini çevrelerine değil, kendilerine yöneltmesi önemlidir.

Clark ve Wells'e göre kişinin çevresine odaklanmasının tam tersine, bireyin kendisine ve içsel işaretlerine aşın odaklanması vardır. Yani vücudundaki ısıya, ellerine, vücut hareketlerine, sesine ve konuşma akıcılığına aşın dikkat eder ve sosyal anksiyete belirtisi arar. Yüzünde hafif bir ısı hissetsin, pancar gibi kızardığını; sesinin titrediğini hissetsin, bunu herkesin fark ettiğini sanır. Sonra da bu hissettiklerini yanlış yorumlar.

İşte bu odaklanma önemlidir. Kişinin kendine dikkatini kaydırması nedeniyle hem iç belirtilerini çok dikkate alması ve karşı tarafın düşüncelerini ise yanlış yorumlaması vardır. Buradaki bilişsel çarpıtmaya "duygudan çıkarsama (Emotional Reasoning) denir. Sosyal Anksiyeteli Hastalar;

Aşağılanmış hissetmekle aşağılanmayı.

Kontrolsüz hissetmekle gerçek kontrolsüzlüğü,

Anksiyeteli hissetmekle anksiyeteli görünmeyi birbirine eş tutarlar. Sosyal ortam korkutucu olarak algılandığında ise otomatik anksiyete programı devreye girer. (Akt.: Anksiyete B. Tedavi kılavuzu Ed: Tükel R, 2004)

GÜVENLİK ARAYICI DAVRANIŞLAR

Clark ve Wells tarafından ortaya atılmıştır. Sosyal anksiyetede güvenlik arayış davranışının, sorunun önemli bir parçası olduğu belirtilmiştir. Sosyal kaygısı olan birey tehlikeye maruz kalmış hissettiği sosyal ortamlarda kendini güvenceye almak için, güvenlik arayıcı davranışlara yönelir. (Akt.: Anksiyete B. Tedavi kılavuzu Ed: Tükel R, 2004)

Bu davranışlara örnek verirsek:

•        Dış görünüşün iyi olması için aşırı gayret

•        Göz temasından kaçınma ya da siyah gözlük takma

•        Az konuşma

•        Aşırı koyu makyaj

•        Fincan ya da bardağı sıkı tutma

•        Terlemeyi önleyici ve göstermeyecek kıyafetler vb...

•        Sınıfta gerilerde ve dikkat çekmeyecek bir yerde oturmak.

Bu davranışlar, bireyin zarar görmesiyle ilgili gerçekliğe uymayan düşüncelerinin, doğru olmadığını görmesine engel olarak, sorunun hem sürmesine, hem de daha yoğunlaşmasına neden olur. Yani güvenlik arayıcı davranışlar sorunu çözmez, daha da büyütür. (Akt.: Anksiyete B. Tedavi kılavuzu Ed: Tükel R, 2004)

Özetlersek; güvenlik arayıcı davranışlar, hastanın kendini sosyal ortamlarda garanti altına alma çabalandın Bu çaba kimi zaman yeterli gelebilir. Kimi zaman ise bu çabalar dikkat çeker, istemese de korktuğu ilgi çekme olayı ile karşı karşıya kalabilir. Güvenlik arayıcı ya da kendini güvene alma davranışı yalnızca korktuğu olayın başına gelmesine engellemek içinde yapılır. Kişi iyi görünüp görünmediği kontrol eder, belirtilerin farkedilmesini engelleyecek davranışlar geliştirir.

Bu konu ile ilgili bir üniversite öğrencisi yaşadığı olayları şöyle anlatmaktadır:

Sosyal ortam ve gruplarda girerken sıkıntı yaşıyorum. Ama ona rağmen kendimi zorlayıp giriyorum. Girdiğimde sıkıntı basıyor, huzursuzluk, gerginlik oluyor. Aslında gruba girmekten keyif alıyorum ve söylemek istediğim çok şey var. Konuşmayı çok istiyorum, ama kendi geri çekiyorum. Sessiz kalmayı tercih ediyorum. Arada bir katılsam da, genelde sesiz kalıyorum. Sanki konuşursam karşımdakiler de yanlış bir izlenim oluştururum, onları rahatsız ederim diye korkuyorum. Susarak kendimi garanti altına alıyorum. Konuşanların havadan sudan konuştuğunu, önemli şeyler konuşmadıklarını, görüyorum ve kendime kızıyorum. "Ben şunu şöyle söyleyip, şöyle espri yapabilirdim ” diye kendime sitem ediyorum. Neden böyleyim? Bu durumdan ise çok sıkılıyorum. ”

Başka bir öğrenci ise yaşadıklarım şöyle anlatmaktadır

En büyük korkum kalabalıkta sınıfta konuşmak. Şu anda sosyal hayatım felç olmuş durumda. Hiç bir sosyal hayatım yok. Hiç bir yere gitmiyorum. Gitsem de konuşmuyorum. Çok iyi bilsem de, aklıma bir espri gelse de susuyorum. O an dikkat çekmemek için bir köşede kalmayı tercih ediyorum. Sınıfta insanların bana ulaşamayacağı, öğretmenlerin soru soramayacağı bir yere genelde en arkaya oturuyorum. Kendimi bu şekilde kontrol altına alıyorum. Ama bir yandan da derse katılmak için içim gidiyor. Rezil olmaktan korktuğum için bir köşede kalmayı tercih ediyorum. Öğretmenlerin ise konuştuğumda benim zeki birisi olduğumu söylüyorlar. Neden konuşmuyorsun diyorlar. Böyle olunca daha da utanıyorum. Bu budalalığımdan dolayı kendimden nefret ediyorum... ”

Aslında güvende olma davranışları da kişiyi tam güvene alan bir durum değildir. Kişi bu defa sessizliği ile dikkat çekebilmektedir. Bir anda neden sessiz olduğu konusunda sorularla bile karşılaşabilir. Ayrıca yetenek ve zekasını gösteremediği için kendiyle aşın çatışma içine girer. Ne yazık ki bu çatışmadan ise, kendine özgüveni ağır yaralı olarak çıkar.

KAÇINMA DAVRANIŞLARI

Sosyal anksiyetesi olan kişiler, sosyal ortamlarda yaşanılan durumun tekrarını engellemek için kaçınma davranışları geliştirirler. Sosyal fobik kişi kendini zorlayan durumlardan kaçınma davranışı gösterir. Hatta sosyal fobikler profesyonel kaçınıcıdırlar. Kaçma bahaneleri önceden tezgahlanmamış olsa bile sosyal maruziyet anında adeta refleks bir tepki gibi ortaya çıkar. Kişi bir anda, bir bahane uydurur ve kaçar. Bu bahaneler ilk olarak ortama girmeden önce, girmemek için "hastayım, gribim, işim var, babam hasta, gelemeyeceğim vb." şeklinde isteksizliğini belli eden, kaçmak için zemin hazırlayan cümlelerle ortaya çıkar. Diyelim ki, bu kişi istemeyerek sosyal ortama girdi ya da sürpriz olarak sosyal ortamın içinde kaldı, işte bu ortamlarda ‘karın ağrısı, baş ağrısı vb...’ gibi bahaneleri kaçmak için kullanır.

Kaçınma ya da kaçma davranışları kişinin iç dengelerini zamanla, onarılması zor bir şekilde bozar. Kişi bu davranışlarım kendisine yakıştıramaz, ama bu şekilde de yaşamaya, kaçmaya devam eder. Kaçtıkça kendisine öfkelenir ve kendisini suçlar. Bu suçlamaların sonu gelmez. Kaçınma davranışları da yerleşir ve kalıcı hale gelir. Bu kalıcılık, sosyal fobinin adeta bir zaferidir. Hatta zaman içerisinde kişinin tüm yaşamım ele geçirebilir.

Bu kaçınmalar, durumunun şiddeti ise kişiden kişiye değişir. Kimi hastanın hiç etkilenmediği bir durum, diğer kişi için şiddetli düzeyde kaçınma nedeni olabilir. Bu kaçınma davranışları sosyal anksiyetenin, sosyal fobiye dönüşümünde önemli bir parça haline gelir.

Sonuçta kaçmak ilk planda kişiyi rahatlatır. Ama uzun dönemde kişinin kendisi ve başkaları hakkında inançlarını pekiştirir. Sosyal anksiyete kartopu gibidir. Kaçtıkça, peşinden büyüyerek gelir.

 

 

 

 


 


Ana Sayfaya Dönmek İçin Tıklayın 

  www.aymavisi.org  
 

 

 

 

 
 + Büyüt | - Küçült