Dil Ve Düşünce

Bahattin Can


Düşüncelerimiz sürekli olarak dille berraklaşır, dille gerçekleşir. Düşünce, dile dayanarak görevini yapabilir. Dil basit bir yardımcı değil, düşüncenin zorunlu ortağıdır.

İnsanı insan yapan insanca özelliklerin başında, dil ve düşünce gelir. İnsan, dünyaya açılan ilk canlıdır. İnsanın dünyaya açılmasını dili sağlamıştır. Dilin olmadığı bir ortamda, ne toplum, ne örgütlenmiş davranışlar, ne de planlı amaçlar sözkonusu olabilirdi.

Dil: Düşüncenin Aracı

Leibniz'e göre "Dil zihnin aynasıdır". Zihin ile dil, karşılıklı birbirine bağlıdırlar. Bir yandan zihin olgunlaştıkça dil de gelişir. Öbür yandan zengin, akıcı, herkesçe anlaşılan bir dil de zihnin gelişmesini sağlar. Humboldt ise, dili düşüncenin basit bir aygıtı olarak görmez; ona göre dil, düşünceyi yaratan bir aygıttır. Düşünceyi yaratan ve ileri götüren dildir. Dilin araç oluşu, düşünceyi yaratmasındandır., Dil, düşüncenin zorunlu ortağıdır.

Max Müller, "Sözcükler olmadan düşünce, düşünce olmadan da sözcükler olamaz." der. Düşünce, dil içinde oluşur ve gelişir. Dilsiz düşünmek olanaksızdır. Düşüncenin anlatım aracı sözcüklerdir. İnsanın iyi bildiği ve iyi kullandığı bir dilin düşünmeyi kolaylaştıracağı açıktır. Bununla birlikte, insanlar, yaratıcı düşünceyi, ancak kendi ana dillerinde gerçekleştirebilirler.

Düşünme ve konuşma, aynı olayın uzantılarıdır. Her düşünce, özü gereği bir sözdür. Her düşünce bir anlam bulmaya, kendini anlatım içine sokmaya çalışır. Gelişim görüşü açısından bakılırsa, düşünme ile konuşmanın önceleri aynı şeyler oldukları kabul edilebilir. Belki de çok uzun bir geçmişte, konuşulduğu sırada düşünülüyordu da. Sessiz düşünme, ancak çok sonraları gelişmiş olmalı.

Zaman ve (izamı Bize Açan Dildir

Dil, dış dünyaya, görülen dünyaya yönelmiştir. O, algıların etkin biçimde düzenlenmesinin ve birleştirilmesinin ürünüdür. Dil ile insan, gördüğü dünyayı başkalarının düşüncesine aktarabilir. İnsan konuşma ve düşünme sırasında, görülen dünyanın doğrudan doğruya izlenimlerinden kurtulur, gelecekteki çok uzak şeylerden söz edebilir. Zaman ve uzamı bize açan yalnızca dildir.

Düşüncenin dile bağlılığı kanıtlanmıştır. İlk düşünen, ilk konuşandır. Konuşmadan düşünme yetisi, uzun bir süre sonra gelişmiştir. Dil ve düşünce birbirlerini karşılıklı olarak etkileyerek, geçmişle geleceği birleştirerek uzaklığı yakına getirmiştir. Hayvan geçmişini bilmez, insan ise bilir. Hayvan geleceğini tasarlayamaz, insan tasarlar. Eğitilmiş bir hayvan, başka hayvanı eğitemez. Bu üstünlük ve başarı, dil ve düşünce gücüyle yalnız insana özgü bir başarıdır.

Dilin üstünlüğü, düşünce etkinliğinin üstünlüğüne bağlıdır. Dil, düşünce Etkinliğinin bir aracı olduğundan, ancak yüksek bir olgunluğa erişen dillerde, gerçek bir düşünce etkinliği ortaya çıkabilmektedir. Dilde üstünlük ve gelişmişlik yaratamayan bir toplumun, doğal olarak düşünce yaşamı da kapalı ve cılız kalacaktır. Bu bakımdan, bilgi üretimi ve yaratıcı düşünce sürecinin gelişmesinde, dilde ilerleme ve üstünlük sağlamanın önemli bir payı vardır.

Dil ile Bilinç

Dil her şeyden önce, insanlar arası ilişkilere bağlı toplumsal bir olgudur. İnsan ancak, başkaları üzerinde etkide bulunmak için konuşur. Bu bakımdan dil, toplumsal etkileşim sürecinin bir ürünüdür. Düşünce ancak, dilin yardımıyla toplumsal bir olay durumuna gelir. Dil, toplum içindeki düşüncenin anlatım araçları olan sözcüklerin kolay anlaşılıp kullanılabilmesi ölçüsünde gelişir ve yaygınlaşır. Sözcükler ne kadar kullanışlı ve açık olursa, o dili konuşan insanların zihinsel işlerlikleri de o ölçüde gelişecektir.

Dil ve düşünce arasındaki bağlar, dil ile bilinç arasında da geçerlidir. Dil olmaksızın bilinç yoktur. Çünkü dil, başkaları için var olan gerçek ve pratik bilinçtir. Bundan dolayı da, bilinçli duruma gelen bir varlığın ürünüdür. Bu bakımdan Descartes'ın "Cogito ergo sum" 'Düşünüyorum, öyleyse varım' diyerek, düşünce ve bilinci yaşamın, varoluşun temeline oturtması anlamlıdır. Dil, bilincin hem doğal, hem de toplumsal ortamıdır. Demek ki dile ayrılmaz bir biçimde bağlı olan bilinç, toplumsal bir üründür.

Dil ile o dili konuşan toplumun düşünce biçimi, yaşam biçimi ve düzeyi arasında sıkı bir bağ ve yakınlık vardır. Dilden düşünce ve yaşam biçimine bir kapı açılmaktadır. Toplumun hiçbir alanı yoktur ki, dilden bağımsız, dilden ayrı olarak gelişsin ve değişsin. "Dil, toplumun aynasıdır".

 

 

 

 


 


Ana Sayfaya Dönmek İçin Tıklayın 

  www.aymavisi.org  
 

 

 

 

 
 + Büyüt | - Küçült