Ücretli-Maaşlı Kölelik

İrfan Erdoğan


Ücretli-maaşlı kölelik, sermayenin egemenliği altında geniş kitlelerin içinde bulunduğu durumdur.

Kapitalizmde sermayenin gasp ettiği, sahip olduğu ücret\maaş kölesinin kendisi değil, kölenin emeğidir. Emeği de, doğrudan kölelikle değil, dolaylı olarak emeğe karşı ücretli-maaş mübadelesi yoluyla kendine mal eder. Çalışan insanın sattığı emeği değil emek gücüdür. Eğer bu satış hayat boyuysa, onu çalıştıranın yaşam boyu kölesi yapar. (Marks, 1865a).

Birleşmiş Milletler'in (1956) tanımlamasına göre, üzerinde başkasının sahiplik hakkı olan kişi, dolayısıyla, başkası tarafından sahip olunan ve özgürlüğe ve hakka sahip olamayan anlamına kullanılır. Gerçekte kölenin hakları var ve bu haklar ve kölenin üzerinde uygulanan haklarla birlikte, köleyi tanımlar. Ücretli kölelikte, yasal olarak kölelik reddedilmiş ve yasaklanmıştır, fakat "kendi yaşamını gerçekleştirmek için başkası için çalışan, teoride özgür fakat yapısal ilişkilerin getirdiği gerçeklere bağlı olarak çalışmamaya karar vererek işini bırakma özgürlüğü elinden alınan kölelik tipi yaratılmıştır. Bu tipte, insanlar ömür boyu ya özel teşebbüsün ya da devletin kulu olma durumuna sokulmuştur.

Marks'a göre işçi serbest çalışandır. Serbestliğinin iki anlamı vardır: (1) Özgür insan olarak kendi emek gücünü kendi malı olarak kullanabilir, (Not: Bu kullanabilme teorik anlamda doğrudur, fakat günlük ilişkiler pratiğinde, emek gücünü satmak, ücretli köleliğe kapılanma arayışı, buluşu ve kapılanışı biçimindedir.) (2) Satmak için bir başka mülke sahip değildir ve emek gücünü kavrayacak gerekli her şeyden yoksundur' (Marks, 1867). Sahiplik-köleliği ve borç köleliğinde, üretim araçlarının bir parçası olarak özgür\serbest emek gücü yer almaz. Üretim araçları onlara ait değildir. Dolayısıyla kendi üretim araçlarından soyutlanmışlardır. Kapitalist sistem emekçileri bütün mülkten ayırır ve emeğini satan duruma düşürür. Kapitalizmde her tip köle (toprağa ve efendisine bağlı köleler) bu köleliklerinden yasal olarak kurtulurlar, kendi yaşamlarına üretim araçları ellerinden alınmışlık durumunda devam ederler. Böylece, kapitalizmde özgürlüğünü kazanan insanlar, yaşam gereklerini elde edebilmek için emek satıcısı olurlar. Bu satıcılığı kapitalizmin aktif ve etken pazar mekanizması ve pazar kontrolüne benzetmeyelim. Emeğin satıcılığı edilgen bir karaktere sahiptir. Bu edilgenlikten kurtulmak için mücadelesi ise daima sermayenin etken karşıtlığıyla bastırılmaya, yönlendirilmeye ve kontrole çalışılır. Kapitalizmde yeni lordlar, yani kapitalistler, eski lordların üstlendiği sorumluluklardan (kölenin bakımı ve temel ihtiyaçlarının karşılanmasından) kendilerini azat ederler ve bunu, kölenin özgürlüğü olarak ilan ederler. Bu yeniden biçimlenmeyle, feodal sömürüden kapitalist sömürüye geçiş olur (Marks, 1867). Kapitalist biçimde bireyin yaşama ve hayatını devam ettirme olanakları, diğerlerinde de olduğu gibi, başkalarının gaspı ve kontrolü altındadır. Kişi, gasp edilenin bir kısmını alabilmek için bu başkalarına emeğini satar. Tefecilerin egemen olduğu borç köleliğinde olduğu gibi, burada da kişinin borcunu bitirip özgürlüğüne kavuşma veya emeğini satmaya son vererek emek sömürücüsü olma olanakları elde etme olasılığı var görünür. Borç köleliğinde olduğu gibi, kurtulanlar vardır. Fakat bu olasılık ücretli-maaşlı kölelik biçiminde büyük çoğunlukla hayaldir. Dolayısıyla, ücretli kölelik sistemi belli sınıfları (işçi ve topraksız köylüleri) kendi sistemi içinde ücret politikasının tayin ettiği kölelik durumuna ta ki kapitalist sistem yıkılıncaya kadar hapsetmiştir.

Ücretli-maaşlı köle kavramının kullanımı ücretli ve maaşlı insan kitlelerini küçümsemek amacıyla kullanmıyorum. Tam aksine "çalışanlar, iş, işi olması, işte çalışması, işsiz olması, iş veren" gibi kapitalist ilişki düzeninin ideolojik kavramlarının aldatıcılığını açığa vurmak için kullanıyorum. Benim ücretli-maaşlı köle olduğumu kabul etmem, egemen ideolojinin yetiştirdiği BENİM olmayan BENLİĞİM ne denli kendini bu tanımlamayla kötü hissetse bile, bu kötü hissetme de dahil, birçok ideolojik ütopyaların birer birer su yüzüne çıkmasına ve BEN'de ortadan kalkmasına yol açmada en büyük adımdır: Hayal ütopyaları düşlemeye son verip gerçeklere dönüştürmeye başlamadır. Kendini kendinden olmayanla özdeşleştirmenin sonunun başlangıçlarından biridir. Dolayısıyla, aldığı ücretin cebindeki geçici şişkinliğine bakıp kendini egemen sınıfın arasına katmayı ve egemen ideolojinin yaydığı umutlara diş atarak bir parça koparmayı özgürlüğün, fırsat eşitliğinin, demokrasinin göstergesi sanmak doyurucu bir his olabilir, fakat bu doyuruculuk kapitalist düzenlerde belli sınıfların ötesindeki insanlar için oltaya yakalanan balığın kendini doyurduğunu sanmasına benzer: Birkaç balığın oltadakinin kenarlarını dişlemesi ne balığın içinde yaşadığı suyu, ne yemi, ne oltayı ne oltayı tutanları ne de oltayı tutanları olduğundan ayrı bir şey yapar, değiştirir. Onun yerine, "serbest teşebbüs özgürlüğü" hissini yayarak düzenin korunmasını ve avcılığın sürekliliğini sağlamaya yardım eder. Kısaca, kişi eğer ücretli\maaşlı köle olmamanın materyal olanaklarını elinde tutmuyorsa ve yaşam olanakları başkalarının elindeyse ve bu olanakları ancak bu başkaları için (devlet dahil) çalışmakla sağlayabiliyorsa, kişinin, kendine ve yaşam koşullarına sahiplik iddiasından vazgeçmesi ve özgürlüğünü kazanmak için kendi gibi olanlarla dayanışma kurması zamanı çoktan geldi ve gittikçe de zorunluluğu artıyor.

Ücretli köleliğin bir diğer biçimi de yabancı-göçebe-işçi kullanımıyla gelendir. Yabancı işçi kullanımı hem ülke içi ücretlerin aşağı tutulması ve hem de yabancı işçilerin belli bölgelere yığılarak kamp köleliğine benzer bir insanlık durumunu yaratır. Haiti'de Duvalier ailesi ülkeyi % 65 işsizlik durumuna sokarken ve talan ederken, aynı zamanda bir çeşit köle ticareti yaptılar: Komşu ülke Dominik Cumhuriyeti'ne giden işçilerin 19.000'i için Duvalier komşu ülkeden her kişi başına 70 dolara yakın bir parayı kendi ailesi için aldı.

 

 

 

 


 


Ana Sayfaya Dönmek İçin Tıklayın 

  www.aymavisi.org  
 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 
 + Büyüt | - Küçült  
Felsefe