İyi Ve Kötü  

Chuang Tzu


Irmak Tanrısı sordu: "Şeylerin içinde ya da dışında, iyi ile kötünün birbirinden ayrıldığı, büyük ile küçüğün birbiriyle sınırlandığı yer neresidir?"

Deniz Tanrısı yanıt verdi: "Tao açısından bakarsak, varlıklar iyi ya da kötü, değildirler. Varlıkların kendileri açısından bakarsak, her şey kendi kendini iyi ya da kötü diye değerlendirir. Toplumsal açıdan bakarsak, iyi ya da kötü bireyin kendi benliğine değil, başkalarının değerlendirmesine bağlı olur. Nicel görelik açısından bakarsak: Bir şeye yalnızca başka şeylerden büyük olduğu için büyük deseydik, büyük olmayan şey kalmazdı. Bir şeye yalnızca başka şeylerden küçük olduğu için küçük deseydik, küçük olmayan şey kalmazdı: Gök ve Yer'in bir pirinç tanesi gibi küçük, bir kılın ucunun sıradağlar gibi büyük olduğunu görmek: Nicel görelik açısından söylenebilecek şey, işte bu. Nitelik açısından bakarsak: Salt bir niteliğin varlığından ötürü varoluştan söz etseydik, var olmayan şey kalmazdı. Bir niteliğin yokluğundan ötürü yokluktan söz etseydik, var olan şey kalmazdı. Doğu ile batı birbirinin karşıtıdır ama, birbirlerini yok etmezler. Nitelik açısından söylenebilecek şey, işte bu. İyi ile kötüyü yargılama açısından bakarsak: Bir şeye kendine iyi diyor diye iyi deseydik, iyi olmayan şey kalmazdı. Bir şeye başka biri kötü diyor diye kötü deseydik, kötü olmayan şey kalmazdı. İnsanlığın atası kutlu Yao da, kan dökücü Jie de kendilerine iyi, birbirlerine kötü derler. İyi ile kötüyü yargılama açısından söylenebilecek şey, işte bu.

Yao ve Shun tahttan feragat ettiler, yine de bu yüzden tahtları yıkılmadı. Ji Guai da tahtından feragat etti, ama bununla devletinin yıkılmasına neden oldu. Tang ve Wu tahtı ele geçirmek için savaştılar ve Çin ülkesinin hakanı oldular. Ak Bey de tahtı ele geçirmek için savaştı, ama bu onun felaketi oldu. Demek savaşmanın da teslim olmanın da; Yao'nun da Jie'nin de; iyinin de kötünün de zamanı vardır ve bunlara mutlak şeyler olarak bakılamaz.

Öküz başı ile kale kapıları yıkılır; ama onu duvar desteği olarak kullanamazsın: Her işin kendine özgü aracı vardır. Koşu atının sırtında bir günde binlerce fersah yol alırsın; ama onu bir tilki ya da sansar gibi fare tutmakta kullanamazsın. Her türün kendine özgü yetenekleri vardır. Puhu kuşu ve baykuş gecenin karanlığında pireleri bile avlayabilir, bir saçın ucunu bile ayırt edebilirler; ama gün ışığında kör kör bakar, burunları dibindeki dağı bile seçemezler: Her türün kendine özgü doğası vardır.

Bu yüzden derler ki: Her kim ki yalnız Evet'i bilir, Hayır'ı tanımaz, düzeni bilir, kargaşayı tanımaz, o Gök ve Yer'in yasalarından, dünyanın kurallarından habersiz demektir. Bu, göğe bakarken ayağı altındaki yeri unutmaya benzer. Yalnız Yang'a sarılıp, Yin'i bırakmak demek olur. Elbette olmaz böyle şey. Yine de bunları savunan kişi, ya habersizdir dünyadan, ya da yalancı!

Eski zamanların hükümdarları değişik yollardan bıraktılar tahtı. Tarihsel hanedanlardan gelen hakanlar değişik biçimlerde izlediler birbirlerini. Kim zamanının gereklerine uymaz, adet ve geleneklere aykırı giderse, ona zalim ve despot derler. Kim zamanının kurallarına uyar, adet ve geleneklere ters düşmezse, ona soylu ve yiğit derler. Boş ver bunlara, sevgili Irmak Tanrısı! Kim görebilir iyi ile kötünün kapısını, büyük ile küçüğün evini?”

 




 

 
Ana Sayfaya Dönmek İçin Tıklayın 

  www.aymavisi.org  
 

 

 

 

 

 
 + Büyüt | - Küçült