Dindarlara, Keşişlere ve Rahiplere

Dalai Lama


Birçok keşiş aile hayatını bırakır. Değişik nedenlerden ötürü bekârlık birçok dinde önemlidir. Budizm’de, aydınlanmak için insanın en kabasından başlayarak kendini zihinsel zehirlerden kurtarması gerekir. Bu zehirlerin patronu da, bizi sam-saraya, yeniden doğumlar döngüsüne bağlayan arzu ve ihtirastır. Samsaraya bağlılığımızın değişik hallerini gösteren on iki tane birbiriyle ilişkili bağlantı üzerinde çalıştığımız takdirde, arzu ve onun dışavurumu olmadan geçmişte biriktirdiğimiz karmanın asla etkili olamayacağını fark ederiz.
Arzu çeşitleri arasında biçim, ses, koku, tat ve dokunma şeklinde beş duyunun nesnelerine aynı anda bağımlılığı içeren cinsel arzu en güçlüsüdür. Bu yüzden arzuyla baş etmek istiyorsak, işe onun en yakıcı ifadesini işaret ederek başlarız. Arzuyu dizginleyip hoşnutluk geliştirerek bağımsızlık yolunda ilerleriz. Budist bakış açısı budur. Her dini geleneğin bu olayı kendine göre bir açıklayışı vardır.
Pratikte, bekârlık da dahil olmak üzere manastır yeminleri, yemin edenleri bazı prangalardan özgürleştirir. Kendilerini dünyevi hayattan uzaklaştıran rahip ve rahibeler, başkalarının kendileri hakkında ne düşündüğünü dert etmezler. Giyimleri ucuzdur ve maddi ihtiyaçlarını en aza indirmişlerdir.
Evliyken hoşlansanız da hoşlanmasanız da bazı sosyal baskıların tutsağısınız. Harcamalar yalnız olduğunuz zamana göre çok daha fazladır ve daha fazla harcadıkça daha fazla çalışmamız, hesaplar, planlar yapmamız gerekir. Daha çok çalıştıkça ve planlar yaptıkça, daha çok zorlukla karşılaşırsınız ve başkalarına zarar verecek hareketler yapmaya daha meyilli olursunuz. Aile yaşamından feragat etmenin inanılmaz faydaları var; örneğin, Hıristiyan rahipler ve rahibeler günde beş altı kere meditasyon yapabiliyorlar, okuyorlar, dua ediyorlar ve çok az dünyevi hedefleri ya da etkinlikleri var.
Ölüm anında, feragat etmiş olmak çok daha huzur vericidir. İnsanların bir sürü endişeleri vardır. "Çocuğum ne yapacak? Okula nasıl gidecek? Nasıl geçinecek? Karım ne yapacak? Yaşlı kocam bensiz nasıl yaşayacak? Genç karım büyük olasılıkla başka bir erkekle gidecek." Bu sorunların çoğu ölürken onlarsız da olabileceğimiz şeyler değil mi?
Birçok ülkede baba tek başına evin geçimini sağlayan kişidir. Öldüğünde dul karısı kimsesiz kalır ve çoğunlukla nasıl geçineceğini düşünür. Üstelik çocukları da varsa, durumu çok daha vahimdir.
Evlenmeden önce henüz bir eş bulamadığımız için kaygılanırız. Evlendikten sonra da daha mutlu olmayız. Erkek, karısı onu hâlâ dinliyor mu diye kaygılanır, kadın da kocasının onu hâlâ çekici bulup bulmadığını düşünür. Karışık bir iş.
Evlilik başlı başına pahalı bir olay. Kutlamalar büyük olmak zorunda. Hindistan'da insanlar servetlerinin büyük bir bölümünü buna harcıyorlar. Yediklerini bile hesaplıyorlar para biriktirmek için. Tören bittiğinde bazı çiftler çocuk sahibi olamayacakları için sıkıntıya düşüyorlar, bazılarının da çocuğu oluyor ama istemiyorlar ve aldırıyorlar.
Bütün bu problemlerden kaçınmak çok daha basit değil mi?
Rahipler ve rahibeler ara sıra evli olmanın daha iyi olabileceğini düşünürler ama bu düşünceyi bıraktıkları takdirde daha huzurlu bir hayatları yok mu? Bekâr bir insanın hayatı gerçekten de son derece huzurludur.
Bazıları bu konudaki görüşümü bencilce bulacaklar. Emin değilim. İnsanlar kendi çıkarları için evleniyorlar, başkalarının değil. Çoğunlukla da bu sınırlı hedefi bile tutturamıyorlar. Hıristiyan rahip ve rahibeler gibi bekârlık yemini edenler, kendilerini bütünüyle başkalarına yardım etmeye ve hastaların bakımına adayabiliyorlar. Rahibe Teresa'yı düşünüyorum, kocası veya çocukları, aile bağları yoktu ve bütün zamanını fakirlere adadı. Bir aileyle bunu başarabilmek çok daha zor. İnsan bunu arzu etse de, ev işleri var, çocukları okula götürmek lazım, geri kalan işler de cabası.
Sürgündeki Tibet hükümeti, görevle bir yere bir rahip gönderecek olduğunda, o rahip hemen yola çıkabilir. Yurtdışına gitmesini istesek sorun değil. Geri dönmesini istesek hemen yapabilir. Aynı şeyi bir işadamından isteseniz, çok daha karmaşık olduğunu göreceksiniz. "Yeni bir mağaza açtım, burada kalmalıyım, üzgünüm" diyebilir.
Öğretmen keşişler hakkında birkaç şey söylemek istiyorum. Tsongkapa der ki, "İzlenen ruhsal öğreti ne olursa olsun, insanın kendisi farklılaşmadıkça, başkalarını değiştirmeye çalışmasının bir anlamı yoktur." Öfkenin yanlışlığını öğretecek-sek öfkelenmemeliyiz, aksi takdirde başkalarını ikna etmemiz zorlaşır. Aynı şey arzulan azaltıp hoşnutluğu geliştirmeyi öğretmek için de geçerli.
Tanıdığım bir Budist rahip bir kere bana Nepal'de son otuz yıl içinde Tibetliler'in birçok debdebeli manastır ve pahalı anıt inşa ettiğini, ama aynı süre içinde tek bir okul ya da hastane yapılmadığını yazdı. Eminim onların yerinde Hıristiyan rahipler olsaydı böyle yapmazlardı. Genellikle manastır elbiseleri giyen genç Budist rahipler var, akşamlan takım elbise giyip VIFler ya da zengin işadamları gibi davrandıkları dünyevi törenlere katılıyorlar. Buda böyle davranır mıydı, merak ediyorum. Rolex'lerini takıyorlar. Ha benim de bir tane var! (Kahkahalar) Lhassa'dan kaçtığımdan beri sahibim bu saate, ama sahte! Şaka bir yana Rolex takan ve lüks arabalara binen lamalar var, bir dilenciyle karşılaştıklarında dönüp de bakmıyorlar bile.


 

 
Ana Sayfaya Dönmek İçin Tıklayın 

  www.aymavisi.org  
 

 

 

 

 

 
 + Büyüt | - Küçült